14 Haziran 2020 Pazar

Karantina dönemi en çok neyin değerini anladınız?

“Karantina dönemi en çok neyin değerini anladınız?”
Bu soruyu sormuştum sizlere. Öncelikle gelen cevapları olduğu gibi yazmak istiyorum:
•Her şeyin güneşin en çok
•Alime sarılabilmek lüksmüş😏
•Sevgiyi gösterebilmenin önemini 
•Özgürlüğün 
•Siz mesela neyin değerini anladınız 
•İnsanlara sarılmanın ve maskesiz nefes almanın
•Kesinlikle ailemin 
•Sarılmanın
•Ulaşılabilirliğin
•Sevdiklerinle ailenle dostlarınla geçirilen zamanın değerini anda kalmayı 
•Maçların
•Eve girersem bundan sonra tüm Antakya ata köprüsünde dövsün beni
•Hiçbir şeyin 
•Huzurun ve özgürlüğün 
•Yürümenin 
•Kamp tatilinin 
•Özgürlük gibi bir şeyin olmadığını
•Piknik yapmanın😅😅
•Annemin şükretmenin aslında standart hayatımızın ne kadar güzel olduğunu
•Özgürlüğün 
•Dans etmenin😢
•Geçen yıl sarıldıklarıma bu yıl sarılamadım ve özlemek öyle bir duygu ki bu karantina da anladım 
•Karantina öncesi karantinadaymışım haberim yok😅 gurbet böyle bir şey😐
•Yürüyüş yapmanın özgürce 
•Sevgiliyle el ele gezip sarılmak 
•Aile boyu piknikler 
•Okulu bile özledim
•Bir arada olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu 
•İnsan ilişkilerini 
•Dünyada var olmanın değerini. Nasıl güzel bir şey imiş dünya güzelliğinde var olmak 
•Rakıyı sevdiklerimle içmenin😂😂😂
•Sevdiklerine sarılmanın ve bir yürüyüşe çıkmanın bile büyük bir lüks olduğunu
•Sarılmanınnnnn
•Sarılmak💙
•Anne baba kardeşler❤️
•Serbestçe markete gidebilmek ve her şeye rahatça dokunabilmek 
•Fatmaaaaa
•Annemi çok özledim memleketime gitmek istiyorum 
•Hasret hiç çekilmiyor 
•Köyde yaşıyorsan karantinada yok mis gibi portakal çiçeği kokuyor her taraf papatya gelincik☺️
•Sevgilimin😂
•Hayatımın
•Senin💚
•Özgürce dolaştığımız günler özgürce istediğimiz kişiye sarıldığımız günler ve okul🌼
•Kendimin ne kadar şahane bir adam olduğunu tekrar keşfettim.maşallah bana 
•Her şey
•En çok da özgürlüğün 🌈 
•Sevdiklerimiz ile birlikte vakit geçirmenin değerini 💕
•Aile tabiki değerini biliyordum yüz bin kat tekrar etmiş oldum
•Özgürlüğün 🤛🏻 
•Sağlığımın değerini anladım 😉 
•İşimin gıda mühendisiyim devlette düşünün 8-5 bi anda bitti
•Karantinaya giremedim, hala çalışıyorum. Evimde sağlıklı kalacağım günü bekliyorum
•Arkadaşlarımla buluşmalarımı bir daha asla ertelemicem😢
•Zaten biliyordum değerini ama sevgilimi çok özlüyorum 
•Dışarı çıkıp özgürce gezebilmenin değerini anladım 😔 
•Arkadaşlarla sürekli gidilen mekanda içilen biranın değerini anladım. 
•Bir şeylerin değerini anlamak için karantinaya gerek olmadığını biliyorum artık 
•Sarılabilmenin dışarıya 5 dk bile olsa çıkabilmenin değerini anladım.. 
•sevdiklerimizin yanında olmayı 
•Kendimin🥰🥰🙈
•Okulun🤪😂
•Sağlık, gezmek, eğlenmek ...
•Ailemi ve sevdiklerimi istediğim zaman görmenin büyük şükür sebebi olmasını anladım ☹️ 
Farkettiniz mi sizde? Mesela kimse ayakkabımın, çantamın, elbisemin alışveriş merkezlerinin vs vs özlemini duymadı. Çünkü aklımıza ilk gelen şeyler kesinlikle bunlar olmadı. Ben örneğin karnımı doyurabiliyorsam şükrediyorum. Yabancı bir ülkede aç değilim açıkta değilim diyorum. Bunu diyorum çünkü haftalarca marketlerde yumurta un bulamadığım günleri yaşadım. Hatta 3. Dünya savaşı içerisindeyiz bu bir biyolojik savaş diye düşündüğümde oluyor, canım sıkılınca İremcim dışarıda bomba sesleri de duyabilirdin yerde yatan ölü bedenler de görebilirdin diyorum ve kendimi susturuyorum. Yazılan bir oyun var da biz konuk oyuncularız gibi de geliyor bazen. Fakat hiçbir düşüncem bu gerçeği değiştirmiyor. Maalesef bu zor süreç sabretmek şart. Ailemden uzak bir başıma buradayım. (Özellikle ailesiyle birlikte güvende sağlıklı olanlar şükredin.) 
Anlamadığım bir şey var son zamanlar ? 9 ay nasıl dayandı anne karnında bu insanlar!? Evet zor özgürlüğünün elinden alınması, sürekli endişeli olmak, neyin nereden geleceğini bilmeden yaşamak, belirsizlik! En zoru da bu nasıl geçecek, ne zaman bitecek bir ton soru var akıllarda.. İnsanoğlu bu tarz şeylerde arsız birazcık bence
 “-Aamaaan bana bulaşmaz virüsten mi korkuyorsunuz” diyenleri duydum. Evet korkuyoruz efendim! 
-“Ay yeter ama bunaldım bir şey yok gibi davranmak istiyorum” Yahu tamam davran davran da sen tüm tedbirlerini bi al önce. Sonra bir yerden bir şey gelirse kaderci davran. Ben elimden geleni yaptım de. Olacaksa olur yaşayacaksak yaşarız deme yani. O maskeler aksesuar değil. Lütfen kontrolünüzü kaybetmeyin geçecek elbet bu zor zamanlar da ancak bitene kadar daha dikkatli,daha bilinçli, daha sabırlı olmanız temennim. 
Güvende kalın, sağlıkla kalın, pozitif kalın.
Kucak dolusu sevgiler!
İremo🌸💕

6 Mayıs 2020 Çarşamba

Durdum💥





Uzun zaman olmuş yazmayalı. Bahane uydurmayacağım istesem önceliklerim arsasına alır zaman yaratır yazardım. Olmadı bir türlü. Aslında askıda bir çok yazım var ama giriş gelişme varsa sonuca bağlayamamışım veya gelişme sonuç tamam giriş yok🤣🤦🏼‍♀️ Ama bugün tamamen ilham geldi elim yazdı bir de farkettim ki ben;

Durdum📍
Son yıllar o kadar çok koşturmuşum ki.. Bir bavulu bırak ertesi gün yeni seyahate git, gece hiç uyuma arkadaşlarınla sosyalleş ama sabah işe normal saatinde git, hiç uyumadan projelerde sabahla, sabahın köründe uçacaksın hiç uyuma, arkadaşın üzgün yanında olmalısın, kuzeninin iyi günü koş yardım et, yeğenin doğacak orda olmalısın, acı kayıpları son yolculuğuna uğurlarken orada bulunmalısın olmalısın da olmalısın! Hayır demiştim kendime sen bir tanesin İrem ve bölünemezsin bu kadar. Evet zoraki değil içimden gelerek yapıyordum ama bir yerde bu kadar koştursan da yetişemediğin zamanlar oluyormuş. Geçen sene İstanbul’a taşındığım zaman öğrenmiştim bunu tam olarak o zaman idrak etmiştim. “ Bir yerlerde bulunmak istiyorum evet ama bulunamazsam da o olaylar yaşanıyor doğacak olan bebek doğuyor, ölenin cenazesi kaldırılıyor, kutlamalar yapılıyor” yani anladım ben olsam da olmasam da oluyor. Evet olsam iyi oluyor belki kendim için ama olmazsa da can sağlığı, anladım ki gönüller bir oluyor. Anladığım bir şey daha vardı. Sık sık uçak yolculuğu yaptığım zamanlar, uçaktan her indiğimde bir farklı ruh haline bürünüyordum, anladım ki bir çok şeyle yüzleştiğimiz zaman dilimi içersindeydim. Düşünmeye o kadar vaktim yokmuş ki. Uyumadan önce deseniz başımı yastığa koydum mu uyurum ben, uçakta internet yok, iletişim yok çöz kafanın içindekileri eğer çözemezsem de bir gerginlikle iniyordum yüzleşemeden, erteleyerek. Meğer ne çok şeyi ertelemişim, ne çok düşünce yarım kalmış kafamda. Şu karantinanın ilk 2 haftasını çok iyi geçirdim. Oh be dedim zorunlu kapandım yoksa duracağım yoktu! 3. Haftaya bir girdik aman Allahım depresyona gireceğimi  sandım. Bir keyifsizlik, uyku ve yeme alışkanlıklarının değişmesi, ailemden uzak olmam vs. Bir de yüzleşmek istemediğim düşünceler varmış kafamda onları da reddediyormuşum aslında. Telefonda kimle konuşsam İroş egzersiz yap, şu tarifi yap, bu filmi izle, kitap okuyor musun.. Bunalmıştım! Yeter dedim bu bir pandemi yarış mı yapıyoruz. Tüm bu önerileri yapmazsam, tabiri caizse verimli vakit geçirmezsem nolur? Zaten geçireceğim zamanı, omzuma aldığım yükleri almış koşuyordum. Bir durayım ya! Rahat bir nefes alayım. Belki bir gün hiç yemek yemem,belki o gün telefonu hiç elime almam, belki tüm gün uyurum. Ya nasıl geçerse geçsin günler dedim. Yazdım, çizdim, paşa gönlüm ne istediyse yaptım. Kaçıncı haftadayız saymıyorum artık. Haber de izlemiyorum. Ne zaman bitecek bu günler, normal düzene girecek miyiz bilmiyorum ama bugün durdum ben daha yeni yani. Aldım bir peştemal çıktım evin karşısındaki koca parka, serdim uzandım üstüne. Gözlerimi açamadım güneşten, masmavi bir gökyüzü,derin bir nefes aldım enfes çim kokusu, yalnızca çeşitli kuş seslerinin senfonisi.(Halbuki kulaklığımı getirdim müzik dinlerim diye) Dünya varmış! 

      
Kitap da getirmiştim belki bir kaç sayfa bakarım ucundan diye vazgeçtim kendi hayatımı okumaya başladım, ana karakter benim, peki yazar burada ne anlatmak istemiş acabalara baktım😬Kabullenemediğim üzüldüğüm şeylerle de yüzleştim şükürler olsun iyi ki olmamış. İnanın buna gerçekten çok isteyip de olduramadığınız ne varsa sizin hayrınıza ve bir şey daha biliyorum ki önünüze çok daha güzelleri gelecek. Siz yeter ki fırsatları görün, denemekten korkmayın, düşün düşe kalka büyüyeceksiniz. Düzen bu yanlışı yapmadan yanlış olduğunu anlamazsınız. Doğrusuysa kendi kendinize doğrunuzu bulacaksınız. Her zaman aynı psikolojide hiçbirimiz olmayacağız ama tüm hissettiğimiz duygular da ruhumuza misafir bunu sakın unutmayın. Uzun lafın kısası ben bugün DURDUM şahane bir duygu biliyorum yalnız değilim🤍
Güvende kalın, sağlıkla kalın..
İremo 



30 Ekim 2019 Çarşamba

Dünya tasarruf günü🌸

Farkında mısınız nasıl da çok ve hızlı tüketiyoruz her şeyi. Dünyada olması gereken düzen maalesef bozuluyor. Hiçbir şey olması gerektiği gibi değil. Hiç araştırıyor musunuz kaç canlının nesli tükenmiş yada tükenmek üzere, veya buzulların eriyip erimediğinden haberdar mısınız?.Halbuki herhangi bir magazin haberi olsa bir çoğunuz bilirdi diye düşünüyorum. Hepinizin elinde şu akıllı telefonlar var. Sosyal medya öyle değişik bir şey ki iyiye kullanılsa, tek tıkla koca bir kesime ulaşabildiğimiz! Türkiye cennet bir ülke, verimli toprağı, üç tarafı denizlerle kaplı falan ama üretim yok oluyor.Maalesef her konuda üretim o kadar az ki! Onun dışında çılgın bir tüketici toplum var. “Yaaa çok ucuz inanabiliyor musun” diye başlayarak bir çok alışveriş yapıyoruz. Hepimiz yapıyoruz ben yapmıyorum diye bir şey yok. Ama doğru yapmıyoruz bence. Yaptığınız alışverişlerin kaç tanesi gerçekten ihtiyaca yönelik?Kaçınız dışarıda yediğiniz yemekleri bitiriyorsunuz? Uyumadan önce evdeki prizleri kontrol ediyor musunuz? Hadi ufak bir beyin fırtınası yapalım her birlikte. En son yaptığın alışverişin bir aciliyeti yoktu bencede. Ama aldın, anlık bir mutluluk. Şu kredi kartları yüzünden daha gelmeden giden maaşlara diyecek hiçbir şey bulamıyorum zaten. Tabakta bitmeyen yemeklere gelince onca aç varken, tabağında sana sunulan yemek için kaç üretici çalışıyoru düşünerek yemeni istiyorum. Olayları dramatize etmiyorum sadece gerçekleri düşünüyorum. Dolabında giyilmeyi bekleyen kıyafetleri de yeni sahipleri ile buluştur bence. Çünkü onları zayıflayınca giyeceğim, bir gün toplantı olursa giyeceğim vb diye diye giymeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bugün dünya tasarruf günü.Gerçekçi olarak hedefler koyalım mesela önümüze. Gerçekçi diyorum çünkü biliyorum ki büyük sözler söylenince istikrar kısa sürer. Bir yerde okumuştum sabır et ayda verdiğin 1 kg yılda 12 kg yapar ve kalıcı olarak bedenin düzene girer yazıyordu. Ne kadar doğruydu aslında. Çünkü genelde hooop birden zayıflarım ayda 6 kg veririm dediğimizde o kiloları versek de hızlıca ve fazlasıyla geri alıyoruz. Bu örnekle bir çoğunuza ne demek istediğimi anlatabilmişimdir sanırım. Şimdi mesela bugün yatmadan elektrik tasarrufu için fişleri bi çekelim. Dışarıda yediğimiz yemeği bitirmezsek paket yaptıralım. Bir sonraki öğün yiyelim veya yiyecek biri ile paylaşalım. Gardroplarımızı en kısa sürede ayıklayalım ki önümüz kış, ihtiyacı olan illa ki birileri bulunur. O çok beğendiğimiz şeyi almak çok önemli değil, ha cebinde paran var mı mesela bu ay birine bağışçı ol, İnan çok iyi hissedeceksin. Veya almış gibi davran, o çok beğendiğin şeylerin parasını bir kenara at, sonrasında biriken o paralarla seyahat et mesela😍 Yeni yerler görmenin ve yeni insanlarla tanışıp, hikayelerini dinlemen paha biçilmez bir olay.Ardından artık konuşacak bir konun var. Kahve içerken veya  bir akşam yemeğinde buluştuğun arkadaşlarına bunları anlat. Damlaya damlaya göl oluyor.Güven bana🙏🏻Hadi sana inanıyorum💛

25 Ekim 2019 Cuma

Değerlerimiz💛

Ben çocukken 8 yaşındaysanız hayat bazen gerçekten çok zor diyen bir tek Cedric vardı. Hayat zor değildi gerçekten. Sabah kahvaltısından sonra hop aşağıya iner mahalledeki arkadaşlarımızla oynardık. Apartmanın altından annemize seslenir para veya su isterdik. Öğlen uykumuz vardı. Uyumazsak büyüyemezdik çünkü. Çünkü annelerimizin ağzından çıkan hatta bazen hiç konuşmadan misafirlerin önünde gözleri ile bize anlattıklarını anlardık. Saygı vardı.Öğle uykusu sonrasında tekrardan iner sokak lambaları yanana dek zaman hızlıca akıp giderdi. Hatta bazen gece 12 ye kadar aşağıdaydık çocuk halimizle. Bakkal açıktı çünkü apartmanın altındaki restoran künefeci de açıktı. Hatta bizim için bazen su ve tualet ihtiyaçlarımızın yeriydi. Güven vardı. Sevgi içten samimi sevgi sahiden vardı. Paylaşmayı biliyorduk. Günaydın, iyi günler, iyi akşamlar, selam söyle , merhaba hayatımızın olmazsa olmaz sihirli kelimeleriymiş meğer. Teşekkür ederim ah teşekkür ederim ne de güzel bir cevap! Şimdi büyüyorum her geçen gün daha da öğreniyorum. Gözlemliyorum ne mi görüyorum? Kapısını açınca kapı sesini duyduğu komşusunu görmemek için oyalananları, aynı asansöre binmemek için koştur koştur gidenlerimizi, hiç tanımadığınız biri ile göz göze geldiğinizde bir merhaba, günaydın dediğinizde yanlış anlaşıldığınızı altında farklı şeyler düşünüldüğünü, otobüste sizden yaşça büyük birine yer verdiğinizde bunu hakaret saydığını yada vermediğinizde saygısız ve terbiye almamış olduğunuzu düşünenleri, telefonla birini aradığımızda nasılsın demeden nerdesin, naptın,eee o iş noldu veya gelirken şunu alsana dediğimizi, hayatınızda küçük büyük herhangi bir şeye teşekkür edilmediğini hatta yapılan şeyin zaten zorunda,onun işi bu diye de eklendiğini ve daha neler neler görüyorum. Çok üzülüyorum.. Biz kapı sesi duyunca asansörü tutup bekleyen çocuklardık,teşekkürler ,hayırlı işler, iyi günler ,iyi akşamlar, selamlar bizim olmazsa olmazlarımızdı. Küçüğü büyüğü birinin diğerinden daha çok parası vardı diye ya da arabası evi işi daha güzel diye hor görmezdi. Saygı, sevgi, güven, samimiyet vardı evet en çok ihtiyaç duyduğumuz samimi niyet vardı. Altında bir şey yatıyor mı diye düşündürmeyen. Evet hayat bazen çok zor belki ama biz bu değerlerimizi kaybedersek daha da zorlaşmaz mı? İnsanın insana ihtiyacı her zaman olacak olacaktır.Lütfen önem verin, değerlerimizi öğretin,koruyun. İyilikler hep sizinle olsun💛

1 Ekim 2019 Salı

Bim bam bom çok şükür dostlar benim de artık bir blog sayfam var🥳




Hayat bu biraz sonra başımıza ne geleceğini bilmeden yaşıyoruz. Sürprizlerle dolu geçiyor.
Zaman bu hiçbir şey anlamadım dedirten,geçmiş gelecek derken anın tadını sindire sindire yaşayamayacağımız kadar hızlı geçiyor.
İnsan bu konuştuğu bütün büyük lafları önce bir güzel yiyor, yapmak isteyip de yapamadıklarını ha imkan doğrultusunda ha da cesaretsiz olduğundan başkalarının yaptığını görünce hadsizce eleştiriyor, yadırgadıklarını da mutlaka yaşıyor. Unutamam diyor belki unutamıyor ama alışıyor, “ben asla” diye başlayıp konuştuğu her şeyi “mutlaka” yapıyor. Bir bakıyor ki hayatı öyle ya da böyle geçiyor. 
Toplumca ne kadar acımasızca ve düşüncesizce tüketiyoruz toprağımızı, malımızı, kazancımızı, ilişkilerimizi, değerlerimizi..
Çok şey var yazmaya başladığım ama tamamlayamadığım. Yavaş yavaş hepsi tamamlanacak diye umuyorum.
Bugün uyandım, sabah yürüyüşümü yaptım ve kendime bir kahve ısmarlayayım dedim. 


Hep başkalarına ısmarlıyoruz sonuçta neden kendimize ısmarlamayalım ki? :) Derken kahvemi yudumlarken bi ilham geldi. Her geldiğinde tamamlanamıyor yazılar tabii😬 Hazır kafam boş, yalnızlığımın tadını çıkarıyorken başladım yazmaya. Gözlem yapmayı her zaman çok sevmişimdir. Herkesin bambaşka bir telaşı var. İstanbul’da da çok severdim yalnız bir yerde oturup telaş içinde koşuşturan insanları izlemeyi. Yepyeni tecrübeler edindiğimi düşünüyorum her geçen anımda. Tümünü yavaş yavaş yazmayı diliyorum.Bugün 1 Ekim madem bugüne gelsin bu yazım. Hazır yeni bir hayata alışma süreci yaşıyorum. Beni bilenleriniz biliyor ama hemen adapte olurum, kendimden eminsem de radikal bir şekilde kararlar alabiliyorum. Bakalım hep söylerim sağlık olsun da gerisi gerçekten bir şekilde geliyor. Fotoğraflarımın altlarına yazardım eskiden bu tür yazılarımı ama şimdi bim bam bom çok şükür dostlar benim de artık bir blog sayfam var diyorum ve bu yazıyı buraya bırakıyorum.🥳 Gönlünüzce olsun her şey🙏🏻 Sağlıklı sevgiyle kalın😘

14 Eylül 2019 Cumartesi

İrem ben🙋🏼‍♀️



Evet o gün bugünmüş.🥳 Yazıp çizip kendime sakladığım ara sıra fotoğraflarımın altına döktürdüğüm zamanların yepyeni başlangıcına merhaba diyebilirim. Aman herkes de yazıyor önüne gelen konuşuyor gibi..Yok yok hiç de öyle kolay değil, ben size söyleyim. Aklınızdakileri,birikimlerinizi yazıya dökerken öylece zorlanıyormuşsunuz ki! Aman hangi dil daha doğru derken, bir çok harika yazarın ya işinden ayrılmış, ya çıkarılmış, ya da kendi kabuğunda kendi yolunda yürüdüğü bu dönemde bu işe başlamak da ne kadar doğru oldu bilemiyorum😬Yazmak mı çekmek mi dedim kendime? Teknolojinin ışık hızından bile hızlı geliştiği bugünlerde..Cidden gördüğünü çekmek hem eğlenceli, hem basitmiş yaşadım(“Bu benim düşüncem” şimdi bir çok yorum gelebilir diye açıklıyorum hahahah) Bu arada anı yaşamayı da çok seviyorum. Çekmek özgürlüğümü kısıtlayabilir diye de düşündüğüm oldu. Peki ya yazmak? Ufak ufak yazıp bırakabiliyorum mesela.Yazmayı çok seviyorum zaten. Eee tamam öyleyse ilk ne yapmam gerektiğini bir araştırayım; bir blog sitesi, o nasıl kurulur araştır bul amatörce aç derken buradayım. Eminim ki daha sonra geliştiririm ama şimdilik bununla başlayalım. Başka ne lazım? Telefonum. Yani bilgisayar bile değil süper😍Şarjım mı az taşınabilir şarj aletim var. O da bitti mi endişelenme kağıdım kalemim yeter. İşte hepsi bu kadar! Hoşbuldum o zaman! İlk yazı madem biraz tanıtayım kendimi. 24 Temmuz 1993 yılında Hatay’da ikiz kardeşim Ecem ile birlikte dünyaya gözlerimi açtım. Çok şanslıyım ki 4 kız kardeşe sahibim onlar aynı zamanda benim en yakın arkadaşlarım. 

 

Canım annem ve babam çok özeller. Güzel anılar biriktirdiğim şeker gibi arkadaşlarım,dostlarım var ki onlar benim seçtiğim ailem. Geniş ailem kuzenlerim💗Bir günün 24 saatinin 7 saati uyur kalan zamanı hiç boş geçirmem. Zaman nakittir benim için. Kafamdakini yaparım genelde. Kendi yolumda yaşıyorum hayat denen bu serüveni. Ha bir de gönüllüyüm, zamanım ve sağlığım yerinde oldukça da iyilik için bir şeyler yapmaya devam edeceğim. Çok şey var burada anlatacağım. Tecrübeler,öneriler,değerler,gözlemler.. Her şeyden önce kendim için yazacağım ama. Seviyorum çünkü, daha önceden yazdığım şeylere geri dönüp bakmayı, o anları anımsamayı. Seversiniz belki sizde, yaşarsınız benle birlikte.
Öyle işte İrem ben. Tozar gezer, içer yer, yazar okurum.